Erkekler 2

 

Vapur beklerken arkamda iki erkek. İki genç ve evli erkek. Konuşuyorlar. İşten konuştular. Sonra evden konuşmaya başladılar.

 - Eve gidecem hanım yok, oohh!!

 Birinci yargı:

Neden böyle bir kalıp vardır? Ben hiç eve gidicem kocam yok ohh diyen kadın duymadım. Ne yapıyor bu kadınlar bu adamlara? Madem eve gideceksin ve olmadığını görünce oh diyeceksin, neden evlendin, o zaman her gün eve gelince ooh derdin ne güzel, demezler mi adama?

 Konuşma sürüyor. Galata kulesinden açılıyor laf. Karşımızda duruyor çünkü.

 -Bundan atlamış adam, uçmuş. İlk uçan insan da oymuş.  Keykubat!

-Keykubat mı?

-Evet, Hüseyin Keykubat.

 Böylece ben de Keykubat’ın Selçuklulardan kalkıp, İstanbul’a gelip, tabi önce dirilip, uçtuğunu öğrenmiş oldum. Dahası ilk adının da kuvvetle muhtemel Hüseyin olduğunu öğrendim. Çünkü abi o kadar emindi ki dediğinden, ben tereddüte düştüm.

 İkinci yargı:

Neden erkekler bilmedikleri şeyleri dahi çok büyük bir eminlik ve keskinlikle ifade ederler. Bu nasıl bir kendine güvendir! Bir bayan çok iyi bilmediği şeylerde korka korka konuşur, karşı görüşle karşılaşınca çok ısrarcı olmaz, geri adım atar. Bir erkekse “Keykubat mı?!” diye eminliğini sorgulayan bir soruya tamamen eminmiş gibi bir cevap verebilir. Asla geri adım atmaz.

Tam bilmiyorum, tam emin değilim, öyle de olabilir aslında gibi ifadeleri kızların ağzından sıkça duyabiliriz de erkeklerin ağzından duyanımız var mıdır bilmem. Emin olsunlar olmasınlar böyledir bu. Ürün sağlam olmasa da satışta başarılıdırlar, hâsılı. Ve bu (iyi bilmese bile) asla geri adım atmayış, bazen insanın sinirini bozar. Hem de çok bozar.

 -Eve gidicem var ya.. Kurufasulyeyi ısıtcam, çorbayı ısıtcam. Yok yok! Yumurta kırcam. Evet yumurta kırcam. Çay yapcam.

- (Dinliyor.)

 Üçüncü yargı:

Erkek muhabbetlerindeki ne yedikleri, ne yiyecekleri konularını toplasak tüm konuşmalara yüzdesi %30larda olacağına şüphem yok. Kimi bölgelerde daha fazla bile olabilir. Burada erkeğin amacı nedir? Arkadaşıyla vapurun sonunda ayrılacaklar. Aklın bende kalmasın, ayrıldıktan sonra da bunları bunları yapcam gibisinden mi?

        Eve gitcem, pilavı ocağa koycam, salata yapcam vs demeyiz birbirimize. Düşünsek bile demeyiz. En fazla ya şimdi eve git, yemek yap, ortalığı topla gibisinden serzenişler olur.

       Ama ballandıra ballandıra sahana kıracağı yumurtayı anlatmak, tamamen erkeklere özgü bir durumdur. Nedenini anlayamadığım! Eve gidip su böreği yapacak olsa ve bunu ballandıra ballandıra anlatsa arkadaşına(ve gıyabında hepimize) gam yemeyeceğim.

 2 bayan ve iki erkek bir lokantaya yemeğe gitseler ve döndüklerinde başka bir çifte anlatacak olsalar herhalde şöyle bir durum ortaya çıkardı:

 Erkek:

-          Abi önce soğuklar geldi. Mezeler tarzı. Ekmekler falan. Bi zeytinyağlı dolma yemişim, aklın durur. Sonra çorba istedik. Böyle mercimek çorbası içmedim. Neyse ağabeycim. Sonra kebaplar geldi. Kebap ki ne kebap. Kömürde pişiriyolarmış. Yanına da içli köfte aldık. Eee künefesiz olmaz. İncecikti. Bak. Şöyle bi tabağa koymuşlar. Ama ne künefe. vs. vs.

Kadın:

-          Öyle ara sokakta bi yer değil. O aşağı inen cadde var ya. ... Dükkanı var orda bi de. Bi gün oraya da bakmak istiyorum aslında. İşte o dükkandan az daha gidiyosun. Sağda kalıyo. Minik bi açık alanı da var. Kahverengi bi bina. İçini çok güzel yapmışlar ama. Masa, sandalye hep ceviz. Sandalyelerin üst döşemeleri sütlü kahve, bej arası. Örtüler beyaz. Ama masaların üstünü hareketlendirmişler. Her masada çok güzel mumluklar vardı. Tabi yakmışlar da. Takımlar falan baktım, hep hisar. Duvarlar da yine sandalyelerin renginde. Güzel tablolar koymuşlar bi de. Garsonların kıyafetleri de çok güzeldi.

 Şimdi fark o kadar bariz ki. Kadın yemeklere hâlâ gelemedi dikkat ettiyseniz. Erkekse direk yemeklere girdi ve onun dışına da hiç çıkmadı. Başka hiçbir şey görmemiş adeta. Kadın için gidilen mekanın güzelliği yemekten daha önemlidir, çünkü yiyeceği yemek onun için yan unsurdur. Erkek içinse bırakınız ana unsur olmayı tek unsurdur. :)

Yemeğe giderken ne, ne giyeceğini düşünür, ne etrafındakilerin ne giyip ne yediğini, ne de mekana şıklık notu verir,. Kadınınsa ana konusu ayrıntılardır.

- Çünkü yemek onun için hayati önem arz etmez, çünkü hayatı boyunca beslenilmiştir. Besleme sorumluğu da duymamıştır.

- Çünkü aynı malzemeler kendine verilse o da beslemeyi bilir, çeşit çeşit yemek yapmayı bilir. Dolayısıyla bu, çok da büyük marifet değildir.

- Çünkü aynı anda pek çok şeyi düşünEBİLmesi onu erkekten ayıran nadide ve güzel bir özelliktir. Beyni ister istemez hem yemekle hem de ayrıntılarla aynı anda meşgul olur.

- Çünkü usta, dolaylı yoldan onun rakibidir ve onu bilinçsiz bir bilinçlilikle göz ardı eder ve ettirir.

-…

 Bunlar arttırılabilir. Hepsi doğrudur demiyorum. Bunlar ileri sürülebilir diyorum. Ben kendimi elbette en çok sondan ikinci sebebe yakın hissediyorum.  Lakin şeytan ayrıntıda gizlidir, kadın da ayrıntılara önem veren olduğundan, şeytan kadının aklına da kalbine de hep ayrıntıların içine gizlenerek girer, o yolla fitler derseniz, bakın buna da benden apardığınız mükemmel bir tespit derim, kendimi tebrik ederim :P

 Konuyu saptırmayalım. Değişmez olan şudur ki erkek, arkadaşına sahanda yumurta kıracağını ballandıra ballandıra anlatmaktan vazgeçmeyecektir.

 Sahanda yumurta hayali bittiğinde dolu vapur geldi. Hamile bir kadın indi gelen vapurdan. Boşalmasını bekliyoruz.

-Hişşt. Kadına bak. Orta katı baya büyütmüş haa… Nolmuş bu yaaa.

-Haah hah.

Biraz kilolu bir bayan iniyor, inerken de tökezliyor.

- Yuvarlandı mı, indi mi anlamadım. Gemi sallandı haa. Var ya, gemi batar bu batmaz.

-Hah hah

 Dördüncü yargı:

Çocuk kadının kendi kendine yaptığı bir şey midir ki erkekler kendi aralarında göbeği çok büyüyen hanımlarla aralarında hep böyle espriler yapmaktadırlar?

Kadınların kilolarıyla kalabalığın içinde seslice dalga geçmeye, hele az da olsa göbeği olan bir insanın ne hakkı vardır. Tüm kadınlar zayıf olmak zorunda mıdır, olmayanlarla dalga geçmek zorunlu mudur? Erkeklerin en sinir bozucu yanları nedir diye bana soracak olsanız, (tamam sorduğunuzu var sayıyorum) bu acımasız dalga geçişleridir. Öyle acımasızca dalga geçerler ki, tüm cins tipinden nefret etseniz yeridir. Allahtan içlerinde şiir falan yazanları vardır da durum dengelenir biraz.

İkinci sinir bozan durumları ise yukarıda sinir bozduğunu zikrettiğimiz durumdur.

Sıralama uzar. Burada kalalım. Rindi bey sağlığımızı bahane ederek tehdit etmiş bizi ziyaretçi defterinde.

Bizde her çeşit pabuç var, hiç birini de kuru gürültüye bırakmayız efendim ;)

Erkekler 3 yoldadır Allah'ın izniyle…:)

www.alininteki.com

rss

Nükteli Sözler

Geçmiş

Mutlak kesin olan tek şey gelecektir; çünkü geçmiş sürekli olarak değişir. (Sırp Atasözü)
Devamını oku

Hayat ve intikam

Canımı yakanlardan intikam almayı düşünmedim hiç, hayat benden daha yaratıcı. (Simone de Beauvoir) 
Devamını oku

Yaran Facebook İletileri

Lunapark

Lunaparktan geliyorum hacı. Ne dolaplar dönüyor görmeniz lazım, işin içinde çocuklar bile var.
Devamını oku

Çok erken

Sabah sevdiğim kızı aradım 'seninle evlenmek istiyorum.' dedim.. Bunları konuşmak için çok erken dedi, gece yine arıyacağım.  
Devamını oku

Komik Gifler

Komik Yazılar

Tavuk karşıdan karşıya niçin geçer?

CEVAPLAR: René Descartes: Yolun öbür tarafına geçmek için. Eflatun: Kendi iyiliği için. Çünkü gerçek, öteki taraftadır. Aristoteles: Karşıdan karşıya geçmek tavuğun doğasında vardır. Karl Marx: Çünkü bu tarihsel olarak kaçınılmazdı. Hipokrat: Pankreasının aşırı salgısı nedeniyle. Martin Luther:...
Devamını oku

Mahkemelik hayvanlar

Belki komik ve mizahi değil ama acı da olsa gülümseten bir takvim yaprağı arkası yazısı paylaşmak istiyorum: Avrupa'da çok oldukları ve ortalıkta serbestçe gezdikleri için, yargılanan hayvanlar arasında domuzların sayısı kabarıktır. 1864'te Slovenya'da bir çocuğun kulaklarını kemirip yiyen bir...
Devamını oku

Bir çocuğun Ramazan günlüğü

1. Gün: Bugün evde bir acayiplik var. Herkes kahvaltıdan önce sessizce işine, okuluna gidiyor... Önce diyet yaptıklarını sanmıştım. Akşama doğru hepsi sessizleşiyor. Sofrayı hazırlayıp ezanı bekliyorlar. Başka zaman, susmak bilmeyen ablamın bu hâli içten içe güldürüyor beni. Niye böyle...
Devamını oku